Bu günlerde virüsler hakkında duyduğumuz haberlerin miktarı göz önüne alındığında, kendimizi ve ailemizi nasıl koruyacağımızı anlamak zor olabilir.
Bilim insanları ve araştırmacılar, virüslerin ve bakterilerin ofislerde kolayca yayılabileceğini ve sonuç olarak enfeksiyon riskini artırabileceğini incelemiş ve sonuçlarını açıklamışlardır.
Kuzey Carolina Bilim ve Matematik Okulu'nun Temel Araştırma ve Stratejik İnovasyon Direktörü Chrissie Hewitt, ofislerdeki mikropların ve virüslerin miktarı ve çeşitliliği üzerine çalışmaktadır.
Raporlarından birinde şunları söylemektedir: "İnsanların çoğu yaşamlarının büyük bir kısmını ofislerinde geçirirler ve ortak alanların kullanımı ve yüzeylerin sürekli kullanımı, bu mikropların ve virüslerin miktarını artırır." Başka bir deyişle, temas düzeylerinin yüksek olduğu birçok ofis bölgesi virüslerin yayılmasına neden olabilir.
Arizona Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi'nde araştırmacı olan Jonathan Sexton, bu tür ofis alanlarının genellikle en yüksek mikroplar seviyelerine sahip olduğunu bulmuştur. Buzdolapları, çekmece kolları, musluklar, kapı kolları ve kahve makineleri gibi alanlar bunlara örnektir.
Amerikan Mikrobiyoloji Derneği'nin bir çalışmasına göre virüsler sürekli olarak bir yerden bir yere taşınmaktadır.
Arizona Üniversitesi'nde mikrobiyoloji profesörü Charles Gerba, zararsız bir virüs örneğinin ofis kapısına veya bir masaya konulduğunu varsayalım. Enfeksiyonun ilk yayıldığı yer neresi olurdu? Evet, tuvaletler ilk bulaşma noktası olurdu ve iki ila dört saat içinde virüs personelin, müşterilerin ve temas edilen cihazların %60'ına yayılırdı.
Ayrıca, sadece ofislerdeki mikrop seviyeleri risk faktörü değildir, hastalığı olan ve öksürme, hapşırma ve diğerleriyle yakın temas yoluyla virüsü yayabilecek çalışanlar da vardır. Bu çalışanlar kişisel masalarında otursalar bile, bu salgınlar tarafından oluşturulan damlacıklar yüzeylere yayılır ve kontaminasyona neden olabilir.
Bu bağlamda, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), herkesin, işte veya evde, gün içinde en çok temas edilen yüzeyleri kısa aralıklarla, en azından günlük olarak dezenfekte etmesini önermektedir.
Ofislerin düzenli dezenfeksiyonu genellikle şunları içerir:
- Tuvaletler
- Mutfaklar
- Masalar
- Tezgahlar gibi yüzeyler
- Anahtarlar ve prizler
- Yemek odası
- Resepsiyon salonları
- Koridorlar
- Kapı kolları
Ancak, ofis ortamının dezenfekte edilmesi çok zaman alıcı ve enerji tüketici bir görevdir.
Yüzeyleri en kısa sürede dezenfekte etmek için
ULV dezenfeksiyon makinesi, havada dezenfektanların yayılmasını sağlayan ve hava basıncı oluşturarak su damlacıklarının havada asılı kalmasını sağlayan bir sis oluşturma yöntemidir.
Bu cihazın biyo-bazlı dezenfektanı olan Logic Sept ve üretim teknolojisi olan piko teknolojisi (nano'dan daha küçük parçacıklar) sayesinde, yüzeylere derinlemesine nüfuz eder ve patojenlerin %99,99'unu yok eder.
Malzeme israfını önleyin
ULV dezenfeksiyon makinesi otomatik olarak belirli bir miktarda çözelti salar. Bu şekilde, dezenfektan çözeltisi kaybı önlenir. Bu cihazı kullanarak, çevreyi daha hızlı ve daha az enerjiyle dezenfekte edebilirsiniz. ULV dezenfeksiyon makinesi, yüzeyleri dezenfekte etmenin yanı sıra havadaki patojenleri de ortadan kaldırır ve ortam havasını dezenfekte eder.
Bu cihazın avantajlarından biri taşınabilir olması ve tüm iç mekanlarda kullanılabilmesidir.
- Hastaneler
- İç mekan istasyonları
- Alışveriş merkezleri
- Okullar
- Restoranlar
- Oteller
- Konferans salonları
- Sinema salonları
Ve... bu cihazla dezenfekte edilebilecek yerler arasındadır